Friday, February 11, 2011

HOP DEDİK!

"Hop Dedik" filminin Kayseri çekimleri tamamlandı..
Yapımcılığını Ali Avcı'nın, yönetmenliğini Oğuz Yalçın'ın yaptığı ve senaryosunu Emniyet Amiri Bayram Özbek'in yazdığı "Hop Dedik" adlı sinema filminin Kayseri çekimleri tamamlandı. Zorlu kış şartlarında çekimlerin tamamlanmasının ardından, hem oyuncular hem de çekim ekibi, Talas Okutan Konağında veda yemeği düzenledi.


KAYSERİ - AA - Yapımcılığını Ali Avcı'nın, yönetmenliğini Oğuz Yalçın'ın yaptığı ve senaryosunu Emniyet Amiri Bayram Özbek'in yazdığı "Hop Dedik" adlı sinema filminin Kayseri çekimleri tamamlandı.
Zorlu kış şartlarında çekimlerin tamamlanmasının ardından, hem oyuncular hem de çekim ekibi, Talas Okutan Konağında veda yemeği düzenledi.
Kış dönemine denk gelen çekimlerin özellikle açık hava sahnelerinde soğuktan çok etkilendiklerini ve sette hastalanmamak için sık sık ateş yaktıklarını söyleyen yönetmen Oğuz Yalçın, set ekibinin gayretli çalışmaları sayesinde, çekimlerin 3 hafta gibi kısa sürede tamamlandığını belirtti.
Yalçın, filmin sadece İstanbul'da 3 günlük çekimleri kaldığını belirterek, filmin 1 Nisan 2011'de sinema severlerle buluşacağını bildirdi.
Filmin yapımcısı Ali Avcı da, "Hop Dedik" filminin "Deli Dumrul Kurtlar Kuşlar Aleminde" filminin ikincisi gibi algılandığını ama bahsi geçen filmden sadece 'Deli Dumrul' karakterini aldıklarını, hikayenin bambaşka bir seyri olduğunu kaydetti.
Ahlaksız, küfürlü ve müstehcen film yapmaya karşı olduklarını bu nedenle filmine Anadolu insanının sahip çıkmasını beklediklerini vurgulayan Avcı, "Filmde çok önemli sürprizler var. Bu filmde izleyiciler hem ağlamaktan hem de gülmekten kırılacaklar" dedi. Avcı, sezonun 'sürpriz' filmini yaptıklarını da sözlerine ekledi.
Filmin senaristi Emniyet Amiri Bayram Özbek ise, "Deli Dumrul" karakterinin çok beğenildiğini ve internette 3 milyon izleyici kitlesinin olduğunu dile getirerek, sadece 'Deli Dumrul' karakteriyle bambaşka bir film yapma düşüncesinin geliştiğini ve bu projenin hayata geçtiğini söyledi.
Özbek, filmin ağırlıkta Emniyet Teşkilatını konu aldığını, Şehit Emniyet Amiri Semih Balaban'ın özgün hikayesinin de içinde bulunduğu filmde, dram ve aksiyon ile birlikte komedinin de Türk toplumunun değerleriyle örtüşen tarzda işlendiğini söyledi.
Ünlü oyuncu Perihan Savaş'ın da oynadığı filmde Bulut Aras, Emir Benderlioğlu, Orhan Bıyıklı, Ceren Şekerci, Mesut Çakarlı, Ferdi Akarnur, Sabri Özmener, Melih Çardak, Yaşar Uzer, Erdal Cindoruk, Nurhan Yılma, Buket Bulut, Atalay Demirci, İsrafil Köse, Çetin Altay, Serhat Saylan, Mehmet Özgür, Ümit Keleş gibi önemli karakterler rol alıyor.

Stv Dizileri Hakkında Her şey Bir Tık Kadar Yakın



9.Türkçe Olimpiyatları Geliyor

Türkçe Olimpiyatları için Türkiye, dünyanın dört bir yanından, bine yakın öğrenciyi ağarlayacak. Anlatacakları, paylaşacakları o kadar çok şey var ki. Başta kendi ülkelerinin dokusu, kültürü... Bu gençler Tayland'dan... Taylandlılar davul danslarını gösterecekler.
ri sayım başladı. Yaklaşık 130 farklı ülkeden geliyorlar...Şimdi de Mali'deydiz. Malililer, halk oyunuyla yarışmaya katılacaklar.Ya Senegallliler... Senegalliler, Akçaabat Horonu karşımızda olacaklar...Roman Havalarına aşinayız. Ama bu defa aktörler, Iraklı gençler olacak.Şimdi herkes Türkçe Olimpiyatlarını iple çekiyor...


Kollama 114. Bölüm

İstihbarata sürpriz isim!

Pikeas'a siyaset dünyasında yer açabilmek için düzenlenen suikast, tüm ülkede belirsizliğe neden olur. Siyaset dünyası, Pikeas'ın adaylığını açıklamasıyla iyice karışır. Halkın yoğun olduğu bölgelerde çatışmalar düzenleyen Vatoz, Yiğit'in yürüttüğü bir operasyonla yakalanır. Ülke genelini kapsayan çok önemli bir operasyonu gerçekleştirmek için kendisinin çok önemli olduğunu düşünen Vatoz, karanlık güçlerin kendisini desteklemesini bekler.

Bu arada Pikeas, yeni sürece büyük bir hevesle hazırlanmaktadır. Mazhar Bey, tedavisine devam etmekte ancak eski gücüne kavuşması için zamana ihtiyaç duymaktadır. Bu durumda, Yiğit'e de yardım edememektedir. Oldukça zor bir dönemden geçen Yiğit'e sürpriz bir isimden büyük bir destek gelir. Öldü zannedilen bir isim, istihbarata geri döner. Tüm gizemleriyle geri dönen bu kişi, herkesi şok edecektir.

Kollama 113. Bölüm




Vatoz, kimsenin gözünün yaşına bakmıyor! ?

Emniyet birimine ajan olarak giren Vatoz, deşifre olduktan sonra iyice acımasızlaşmıştır. Yapacağı en büyük kötülüğü yapar ve masum halkı kurşun yağmuruna tutar. Her türlü bedeli ödemeye hazır olan Vatoz, bazı kesimler tarafından kahraman ilan edilir. Devleti küçük düşürmek isteyen bazı karanlık güçler, Vatoz'un eski bir istihbaratçı olmasından yararlanmak isterler. Fakat o, yem olarak kullanıldığının farkında değildir.

Pikeas ise, başbakanlık için yönlendirilmektedir. Ancak onun başbakan olabilmesi için birilerinin kalemini kırmaya karar verilir. Pikeas'ın siyasi bir lider olabilmesi için, bir siyasi parti başkanına suikast düzenlemek gerekmektedir.

Bu arada Yiğit'e Başbakanlık'tan bir ikaz gelir. Artık hataya tahammülleri olmayan istihbarat içinde yeni bir şekillenme başlar.


Kollama 112. bölüm

Yiğit ile Leyla, son anlarını yaşamaktadırlar.


Çaresiz bir şekilde beklerlerken Yiğit’in yardımına hiç ummadığı birisi yetişir. Fakat Leyla, onun kadar şanslı değildir. Emniyet biriminin içindeki ajan olarak kendini deşifre eden Vatoz ise, bir yandan Yiğit ve Leyla’yı öldürmeye çalışır, bir yandan da Azize’yi öldürüp suçu muhafazakar kesime atmayı planlamaktadır. Hatta şimdiden planladığı cenaze töreninde büyük bir olay çıkarmaya hazırlanır.

İyileşmeye başlayan Nurbanu ise, velayetini alan dedesi Sinan tarafından kandırılmaktadır. Bu duruma baştan beri çok üzülen Amir Necip ise, kızının hastalığı yüzünden zor günler geçirmektedir. Kızına söylemek istediği çok söz vardır ancak aralarında kalın duvarlar oluşmuştur. Nurbanu, babasını dinlemek istemez.

Vatoz, Pikeas’ı korumak isterken bir zamanlar sözünden çıkmadığı Mazhar Bey’i vurmuştur. Hastaneye kaldırılan Mazhar Bey’in durumu, oldukça kritiktir. Yaşlı bedeni, çok zor bir sınav vermektedir. Ancak uzaklardan gelen bir ?isim, hem onu hem de başka isimleri çok olumlu etkileyecektir.

Kollama 111. Bölüm

Pikeas, çanta dolusu parayı almak için anlaştığı adamlarla deniz kenarında buluşur.


Her şey, yolunda gibi gözükürken, hiç ummadığı bir gelişme meydana gelir. Yiğit ve diğer mülteciler, bomba yüklü gemiden son anda kurtulmuştur. Hemen buluşma yerine giden Yiğit tarafından köşeye sıkıştırılan Pikeas, kaçak yollarla Türkiye’ye getirttiği mültecilerin de etrafını sardığını görünce ne yapacağını bilemez. istihbarat elde edebilmek için Pikeas’ı konuşturmaları gerektiğini anlayan Yiğit, ona yardım edecek, intikam almak isteyen mültecilerin elinden onu kurtaracaktır.

?
Bu arada, Nurbanu için gerekli organ bulunmuş, hastanede heyecanlı bir bekleyiş başlamıştır. Herkes, merakla ameliyat sonucunu beklemektedir. Her şey tam açıklığa kavuşacakken, hiç umulmadık gelişmeler olur. Mazhar Bey’in çok güvendiği bir ismin ajan olduğu anlaşılınca bütün hesaplar altüst olur.

Bütün bu karanlık sistemin arkasındaki Maviş ise, emniyet birimlerini zora sokacak planlar hazırlamaktadır. Kendi adamlarını gözden çıkararak, sistemi koruma altına almayı düşünmektedir.

Bu arada, Leyla, Yiğit’e ilk kez bu kadar yakınlaşmıştır. Kendi sonuna ilerlerken sakladığı en büyük sırrı, Yiğit’e söylemeye karar verir.

Kollama 110. Bölüm


Nurbanu için son bir saat...

Hayata tutunmaya çalışan Nurbanu'nun durumu giderek ağırlaşır. Doktorlar tek çarenin organ nakli olduğunu söyler. Yapılan testlere göre, en uygun kişi Selim'dir. Ancak, Nurbanu için umut olan Selim, bir çatışma sırasında yaralanmıştır. Nakil gerçekleşemediğinden son bir saatini yaşayan Nurbanu için umutlar tükenmek üzeredir.

Kaçıp kurtulmayı başaran Pikeas ise, kendine yeni bir gelir kapısı bulmuştur. Zenginleştirilmiş uranyumu kaçak yollarla ülkeye getirten Pikeas, bir yandan da eskiden beri sürdürdüğü organ mafyacılığına devam etmektedir. Yine Ortadoğu'dan birçok çaresiz insanı kandırarak Türkiye'ye getirmiştir.

Pikeas, kazanacağı paraları hesaplarken Yiğit, bu karanlık işlerin üstüne gitmeye kararlıdır. Ancak hiç tahmin etmediği aksilikler yaşayan Yiğit'i zor anlar beklemektedir.?


Tuesday, January 11, 2011

"A) Mı? B) Mi?" 22 Ocak'da Samanyolu'nda!..

A) Mı? B) Mi?


Baraj Yok!.. Kafa karıştıran sorular yok!..
Samanyolu Televizyonu'ndan farklı bir yarışma...
A) Mı? B) Mi? 22 Ocak'da Samanyolu'nda!.. İyi Seyirler...

Yarışmacı Olmak İçin; 0216 524 95 69


"Varlık Harikaları" Yakında Samanyolu'nda!..


Böyle bir yarışma izlemediniz... Varlık Harikaları Yakında Samanyolu'nda...

Monday, January 3, 2011

Hür Adam Said Nursi, En İyi Dönem Filmi


Yapımcı ve yönetmen Mehmet Tanrısever 20 yıl aradan sonra "Hür Adam-Bediüzzaman Said Nursi" filmiyle sinemaya döndü. Said Nursi'yi Mürşit Ağa Bağ'ın oynadığı film 163 dakika sürüyor.


Film Said Nursi'nin hayatından 30 yıllık bir kesiti anlatıyor. Tanrısever aslında bir işadamı. Sinemaya 1989 yılında Feza Film'i kurarak başladı. Minyeli Abdullah, Sürgün gibi filmlere imza attı. Şimdi de iddialı bir yapımla seyirci karşısına çıkıyor. Türkiye'de 7 Ocak'ta gösterime girecek filmin serüvenini Mehmet Tanrısever ve Mürşit Ağa Bağ'la konuştuk.

Yaklaşık 20 yıl sinemaya ara verdiniz. Sizi sinemaya döndüren ne oldu? Türk filmlerinin son yıllarda gişe yapması mı?

20 yıl evvel Türk filmleri ilgi görmüyordu, çok az film çekiliyordu. Bu kadar sinema salonu yoktu. Ama benim dönüşüm bu sebeple değil. Ben bunu bir dava olarak görüyorum. Bir düşünceyi anlatmak için film çekmeye başlamıştım. Aradan geçen uzun yılların ardından yine aynı düşüncelerle film yaptım. Bu işlerin devam etmesi gerektiğini düşünüyorum.

Bu sürede sinemadan koptunuz mu?

Sanayi hayatımda bir yoğunluk vardı fakat hiçbir zaman kopmadım bu işlerden. İçimde bir sıkıntıyla yaşıyordum hep. Yimpaş, Kombassan gibi büyük şirketler sinemaya el atmıştı. Bunlar sonra tasfiye oldu. 'Biz bu işleri niye yapamıyoruz?' düşüncesi hep zihnimi meşgul etti. Son yıllarda 3-4 milyon seyirci toplayan filmleri görünce neden muhafazakârlar film yapmıyor diye kendime kızmaya başladım. Ve işlerimi tasfiye edip sinemaya vakit ayırdım. Bu filmi yapmak nasip oldu.

Peki muhafazakârlar niye film yapamıyor? Cevabını buldunuz mu?

Sekiz yıldır iktidarda muhafazakâr bir parti var ama sinemada yokuz. Onlar diyor ki siz yapın biz seyredelim. Sanayici diyor ki ben sinemadan sanattan anlamam. İslami camialar diyor ki sinemanın daha zamanı var. Muhafazakârlarda para var ama fikre sanata yatırım yapılmıyor. Bu insanlar ihtiyaç sahiplerini gözetip kolluyorlar, maddî yardım yapıyorlar. Allah onlardan razı olsun. İktidar yol yapıyor, köprü yapıyor, parkları çiçeklendiriyor. Eyvallah. Ama kalbimize ruhumuza hitap edecek filmler de yapılmalı. Desteklenmeli. Sinema muazzam bir eğitim aracı. O yüzden ben kendi imkânımla bu işe koyuldum. Minyeli Abdullah filmiyle güzel işler yaptık. Büyük moral oldu insanlara.

Dönüş filminizin Hür Adam olmasının anlamı var mı?

Bu filmi çekmeyi biz yirmi sene evvel düşünmüştük. Ama mânevi engeller oldu. Biz de doğruluğuna inandık ve vazgeçtik.

Manevî engel derken?

Senarist arkadaş, Mehmet Uyar, Üstad'ı rüyasında görmüş. Üstad "Zamanı değil. Sen beni tanıyor musun?" deyip kovmuş arkadaşı. 20 yıl sonra yine Mehmet Uyar ve Ahmet Çetin'le çıktık yola. "Kimi kovarsa vazgeçeriz" dedik. Zor oldu ama muhteşem bir dönüş oldu. Üstad'ımız bir iman, Kur'an dirilişi başlatıyor. Biz de onun serüvenini anlatmaya çalışıyoruz.

Ne kadar sürede çekildi film?

8 haftada çektik. Film 14 haftada tamam oldu. Ciddi bir emeğin ürünü. Türkiye'yle birlikte 8 ülkede ocak ayında vizyona girecek.

Said Nursi'nin halen hayatta olan talebeleri var. Senaryo için onlardan destek aldınız mı?

Birkaç talebesine gösterdik senaryoyu. Mehmet Fırıncı bunlardan biri. Çok beğendiler. Hatta filmi izlettiğim de oldu. Üstadın talebelerinden Abdullah Yeğin filmi izledikten sonra gözyaşları içinde "Maşallah çok güzel becermişsiniz." dedi. Amerika'ya gidip filmi Fethullah Gülen Hocaefendi'ye de gösterdim. Filmi ona ithaf etmiştim. İstemedi onu çıkarttık. Genelde beğenildi.

Senaryoyu kaleme alırken kaynağınız nelerdi?

Üstadı anlatan yirmiye yakın kitap var. Sonra Üstad'ın eseleri, talebelerinin izlenimleri... Özünü vermeye çalıştık. Film su gibi akıyor. 163 dakika.

Bu süre uzun değil mi?

Çağrı filmi 3 saat. Aynı şekilde Ömer Muhtar, Gandi, Cennetin Krallığı, Titanic. Bunlar biyografik filmleri. Üstad'ın 80 senelik hayatını nasıl bir buçuk saatte aktarabilirsin ki?

Filmin adı niçin Hür Adam oldu?

Üstad'ın "Ekmeksiz yaşarım, hürriyetsiz yaşayamam." diye güzel bir sözü var. Bir de 1940'lı yıllarda Hür Adam diye bir dergi çıkmış. Çok hoşumuza gitti. Hür Adam demek Allah'a boyun eğmek, O, nun dışında kimseye minnet etmemek demek. Üstad da bunu anlatmaya çalışıyor.

Bu bir propaganda filmi mi?

Ben bu filmi bir hizmet olarak görüyorum. Daha şatafatlı filmler çekersin, içinde aksiyon da olur. Komedi de olur. Çok zordu bizim için. Düşünün film 1882'de başlıyor. Osmanlı kostümü, Cumhuriyet kostümü. Eski yazı, yeni yazı... Bu dönemler hep geçiyor filmde. Bir dava olarak görmesem niye çekeyim ki. Diyorum Üstad güzel bir insan, bir hümanist. "Milletimin imanını selâmette görürsem cehennemin alevleri içinde yanmaya razıyım. Çünkü vücudum yanarken gönlüm gül gülistan olur." diyen bir insan...

Kürt sorununa da temas ediyorsunuz sanırım?

Bu filmi seyreden bir Kürt veya Türk Üstad'ın nasıl hareket ettiğini görecek. Üstad hep müsbet hareket etmiş. Şeyh Sait, isyan teklif ediyor. Üstad kabul etmiyor. "Cihat içerde ilimle irfanla olur. Bin yıldır İslam dinine hizmet eden Türk milletiyle nasıl cihat edersin? Haramdır." diyor. Filmi izleyenler ile kardeşliği görecek.

Said Nursi'ye Atatürk'ün karşılaştığı sahne ne kadar gerçek?

Bu biyografi filmi. Hayatını bire bir anlatmaya çalıştık. Atatürk'le görüştüğü biliniyor. Birkaç kere görüşmüşler. Daha fazlası da var.

Filmde geçen diyaloglar bire bir yaşanmış mı?

Biz özünü verdik. Çok kaynak var. Üstad Şark cephesinde büyük bir alayla savaş vermiş. 5 bin kişilik bir alayın komutanı. Üstad'ı Ankara iyi takip ediyor. Atatürk, inkılaplara destek vermesi, içki ve kıyafet konusunda esnek fetvalar vermesi yönünde istekte bulunuyor. Said Nursi de "Kur'an'a ilişme." diyor. Atatürk "Hoca hoca, Selanik konuşmandan beri sana büyük bir saygım var. Git hür yaşa ama bizim inkilıplarımıza karışma." diyor.

Hür Adam, Minyeli Abdullah'tan daha mı çok ilgi görecek? Seyirci beklentiniz nedir?

Allah bilir. Bir tahminde bulunamıyorum. Halk ne kadar sahip çıkarsa bu filmler o kadar çoğalır. Bu sadece Mehmet Tanrısever'e değil, herkese farz. Bunu bilmek lazım. Bunu siyasetçiler de işadamları da İslamî cemaatler de bilsinler. Bu bir emri bil maruf, nehyi anil münker'dir. 'Kamyon dolusu para kazansam bu filmi salonuma sokmam' diyen sinemacılar oldu. Bunların bilinmesi lazım. Sinema, Amerika'nın en büyük propaganda aracı. İnançlı insanlar bu işe inansınlar, sahip çıksınlar.

Bu rolü Allah'ım bana kısmet etti

Resim

Hür Adam filmi için teklif almadan evvel Said Nursi'yi ne kadar tanıyordunuz?

Şeyh Said'den ayırt edebilecek kadar tanıyordum. Pek tanıdığım söylenemezdi.

Teklif geldiğinde ne düşündünüz?

Ben tavsiye edildim, tavsiye üzerine görüştüm. Bir deneme çekimi yapıldı. Beğendi yapımcı. Ben de Said Nursi'yi tanımak adına okumalar yaptım. Birtakım sohbetlere katıldım.

Neler okudunuz?

Daha çok biyografik eserlere baktım. Çünkü kendi eserlerini anlamak için çok daha uzun zaman gerekiyor. Okumayı denedim. İlk başta çok fazla anlayamıyorsunuz. Tarihçe-i Hayat'ını okudum.

Okumanın dışında başka bir hazırlığınız oldu mu?

Mehmet Tanrısever bey, zayıflamamı istedi. Ben de ciddi bir rejime girdim. Yaklaşık 18 kilo verdim. 88 kiloydum çekimler esnasında 69 kiloya kadar düştüm. Said Nursi az yemek yermiş. Zaten kendisine fizikî olarak benzemek için zayıflamam gerekiyordu. Sabahlara kadar namaz kılarmış. Bunu da yaptım.

Sinemada ilk başrolünüzün Said Nursi rolü olmasına yorumunuz?

Kısmet bu işler. Teklif geldiğinde tereddüt etmedim. Oyuncular çok ahlaksız projelerde yer alabiliyor. Bunlara sorulmuyor mesela. "Toplumu kötü etkileyecek ahlaksız bir işte yer aldınız daha sonraki işlerinizi etkiler mi?" diye sorulmuyor. Buna da sorulmamalı. Orada insanlar ben profesyonelim. sapığı da oynarım. diyebiliyorlarsa ben de yüzümün akıyla böyle bir rol için haydi haydi profesyonelim ve oynarım diyebilirim.

Bir yakınlık kurabildiniz mi rolünüzle?

Tabiî ki. Bu rolü oynayabilmek için inanmak zorundasınız. İnanmadan oynanmaz.

Said Nursi ile ilgili az sayıda görsel malzeme var. Bu sizi zorladı mı?

Hareketleri, yürüyüşü, ses tonu gibi bilgilere sahip olmak mutlaka avantaj olurdu. Bana söylenenleri istenenler doğrultusunda elimden geldiği kadar yapmaya çalıştım. Onun haricinde maneviyatı hissetmeye çalıştım. Bunu da Allah'a sığınarak yaptım. Said Nursi öyleymiş. Bu rolü Allah'ım bana kısmet etti.

Said Nursi'yi canlandıran oyuncu olarak anılacaksınız. Bu sizi rahatsız eder mi ya da mutlu mu olursunuz?

Beni öyle anarlarsa başarmışım demektir. Oynamışım demektir. Sevinirim. Ben bir profosyenelim, hiçbir rolde çekinmem. Benim çektiğim dizileri seyreden izleyiciler benim için her değişik rolü oynar ve kabul ettirir diyorlar. Bu beni memnun ediyor.

Film bitti izlediniz, içinize sindi mi?

Memnun kaldım. En başta yönetmenim ve yapımcım memnun oldu. Mehmet Tanrısever her zaman şunu söylüyor. "Ben iyi niyetle güzel bir şey yaptım. Manevî anlamda tatmin oldum. Bu benim için yeterlidir." diyor. Mehmet Bey, bu filmden gelecek gelire ihtiyacı olmayan bir insan. Tek başına çekti bu filmi. Hiçbir sponsor almadı. Ben de görevimi yaptığıma inanıyorum.

Filmi seyretmeden eleştiriyorlar

"Filmi seyretmeden yorum yapıyorlar, eleştiriyorlar. Önce bir filmi seyretsinler. Ben milliyetçi muhafazakâr bir insanım. Atatürk'ü severim. Atatürk siyasi bir deha, Cumhuriyet'i kurmuş büyük bir lider. Atatürk'le benim nasıl bir derdim olabilir? Atatürk'ü filmlerde benim kadar yakışıklı gösteren olmamıştır. Said Nursi'nin Atatürk'le görüşmesi belgelerle sabit. Belki önümüzdeki günlerde bu bilgi ve belgeleri açıklarız. Üstad'ın bacak bacak üstüne atması sadece Atatürk'le görüşmesinde yok. 31 Mart'tan yargılanırken de bacak bacak üstüne atıyor. Bu mesele niye bu kadar büyütülüyor anlamış değilim."

ZAMAN